Özlediğimiz meyhanelere kavuşacağımız gün geldiğinde unutmuş olabilirsiniz diyerek meyhane tiplerini yazdım bu hafta. Siz hangisisiniz acaba?
Grand Korçi
Bir süredir içki ve meyhane gerekmediği kadar politikleşti. Önümüz yaz, Bir aksilik olmazsa kısa süre sonra özlediğimiz meyhanelerimize kavuşacağız. O gün geldiğinde unutmuş olabilirsiniz diyerek meyhane tiplerini yazdım bu hafta. Siz hangisisiniz acaba?
1) Masa zengin gözüksüncüler
Tahmin edeceğiniz gibi bu tiplere eskiden daha çok rastlanırdı. Enflasyonun bir faydası olduysa bu tiplerin azalmasına katkısı olmuştur kanımca. ‘’Haydari alalım, favayı da köpoğlunu duble yap, ortaya mevsim salatası getir, peynir kavunu önden ver, ‘ezme mi bu?’, kabak boraniyi de bırak, topiğe biraz daha tarçın dök, kalamarı hemen atma, fasulye pilakiyi de bırak şöyle köşeye, arkasından asma yaprağında sardalya ayır bize’’ derken yerli yersiz, uyumlu uyumsuz mezelerle masayı doldurdukça doldururlar. Meyhanecilerin en sevdiği müşteri kitlesindendir kendileri. Gerçi rahmetli Ahmet Rasim’in de göz hakkı diyerek hiç dokunmadığı birkaç mezeyi masasından eksik etmediği yazılır ama ifrada kaçtığına dair bir şey okumadım bugüne dek. Masanızda karnı doysa gözü doymaz böyle bir arkadaşınız varsa iki önemli sorunla karı karşıyasınız demektir. Birincisi, ‘’nasılsa hesap tuzlu gelecek ben de götüreyim bari’’ diyerek bütün gece mütemadiyen çatal sallamaktan şişmek ve sohbete vakit ayıramamak, ikincisi de arkadaşınızın bir aç gözlü olduğu gerçeğiyle yüzleşmeye çalışmak.
2) Ben tokumcular
Bu tipler genellikle masaya geç gelirler ve ilk sözleri ‘’vallahi ben tokum bir şey yemeyeceğim’’ olur. Masadakilerin olağan ısrarlarına yalandan direnseler de yanındakinin peyniri, karşıdakinin karpuzu, son kalan enginar derken gecenin sonunda en çok onların doyduğunu görürsünüz. Tokum dedikleri için de masa ahalisi ‘’sen zaten bir şey yemedin’’ diyerek bunları aklar. Dikkat edin bunların bir de ‘‘ben içmeyeceğimci’’ versiyonu vardır ki onlar daha tehlikelidir.
3) Fondipçiler
Meyhane aleminin en tehlikeli tipleridir. En çok da çaylak müdavimler için. Herkesi çok severler, herkesin iyiliğini isterler, içinde bulundukları o esrik hal hiç bitmesin bir an önce herkes aynı kafaya gelsin isterler. Sadece masalarını değil tüm meyhaneyi ‘’haydi fondip, fondip’’ diyerek gaza getiriler. Bir süre sonra ağızlarıyla içmeyi bıraksalar da fondip davetini bırakmazlar. Birilerinin halk sağlığı için bu tipleri uyarması lazım.
4) Sarılganlar ve öpüşkenler
Bu tipler genellikle fondipçiler arasından çıkar. Bu arkadaşlar belirli bir dozdan sonra avına doğru usul usul yaklaşır ve aniden sarılarak etkisiz hale getirirler. Av sizseniz karşılık vermekten başka hiçbir çareniz kalmamıştır. Alt dudağı kurtarırsanız kâr saymalısınız. İçlerinde kötülük yoktur ama kollarında güç, dudaklarında bolca salya vardır. Sandalyenin arkasından gelir sarılırlar, omuz başlarınızı tutup sarılırlar, elinizi avuçlarına alır sarılırlar, sarılırlar da sarılırlar. Emareler fark edildiği anda mekanı terk etmek, masa değiştirmek gibi manevralarla kurtulmayı deneyebilirsiniz.
5) Amatör gustolar
Ruşeymi görse karınca zannedecek bu tipler, tam buğday ekmeğinden başka ekmek kabul etmezler masalarına. Son yıllarda her meyhaneye düşen bol kremalı Girit Ezmesi denilen uyduruk mezeyi sıyırırken, üç günlük hamsiye methiye düzerler. Şaraptan da anlarlar viskiden de. En güzel organik pazarı da bilirler, en iyi peyniri de. Gel gör ki çoğunun bilgisi kulaktan dolmadır. Hele rakı hakkında atıp tuttukları pek bir eğlencelidir. Bu tiplere yapacağınız en iyi yardım, bir yemek ve içki kültürü eğitimine gitmelerini sağlamak olacaktır. Zaten konuşacaklar, bari destekli olsun.
6) Büyük kulaklar
Meyhanenin en sürprizli müdavimleri arasında sayılabilirler. Genellikle yan masada tek başlarına otururlar ve duydukları bölük pörçük cümleleri birleştirerek küçük salvolarla sohbetinize dahil olurlar. Bu tiplerle sohbet genellikle tartışmayla biter ama küçük bir ihtimal de olsa arkadaş olabilirsiniz. Karpuz, kavun gibidirler, kesmeden bilemezsiniz.
7) Musiki severler
Değişmez kuraldır, her meyhanede en az bir müdavimin yolu Üsküdar Musiki Cemiyeti’ne düşmüştür. Aşağısı pek makbul değildir meyhane ortamında. Bu arkadaşların sahne alması anlık bir iştir. Tatlı tatlı sohbetinizi ederken, ‘‘Ne füsun ettin ruhuma böyle, söyle sevgili, söyleee’’ diye fon müziğine yüksek perdeden eşlik etmeye başlarlar. Bu girişimlerinin karşılıksız kaldığı da görülmemiştir. Öte masadaki cemiyet mensubu başka birisi eli arttırır ve ikinci parçaya birlikte geçerler. Kısa sürede tüm meyhane yurttan sesler korosuna dönüşür. O andan itibaren sessiz sakin bir gece geçirme hayalinizi unutabilirsiniz.
8) Cumaperverler ve enerji topları
Bu tiplerin çoğu beyaz yakalıdır. Bütün hafta bunaldıkları gri plazalardan cuma akşamı aynı servise doluşarak meyhanelere akın ederler. Hepsi pek bir neşelidir, kalabalık masalarda yaz tatili planları yaparak hep bir ağızdan şarkılar söylerler. Yüksek enerjileri hiç bitmez. Pazartesi kahve molalarında anlatmak için cuma, cumartesi anı biriktirip, pazar geç kahvaltıyla döngüyü tamamlarlar. Açılışının üstünden sekiz saat geçmiş her yeni mekanda bu tiplere rastlamak mümkündür. Aslında teke tekte makul insanlardır.
9) Kahkaha makineleri
Çok kahkaha atarlar. Her şeye kahkaha atarlar. Çok yüksek sesle kahkaha atarlar. Aynı zamanda etrafı süzmeyi ihmal etmezler. Fark edilmenin farklı bir yolu olarak kahkahayı seçmeselerdi keşke. Masanızda böyle bir arkadaşınız varsa sürekli acıklı hikayeler anlatarak bir denge sağlamaya çalışabilirsiniz.
10) Küskünler ve isyankarlar
Hayat onları anlamamıştır. Aslında iş yerinde müdür, sinemada Metin Erksan, edebiyatta Dostoyevski, müzikte Shostakovich, bilimde Cahit Arf, sokakta namlı kabadayı, siyasette parti başkanı olacak insanlarken kimse onların kıymetini bilmemiştir. Bütün gece darbeli matkap gibi kendi bilinmeyen değerlerini anlatıp üstüne sizinle de kavga çıkarabilirler. Evlat olsa sıkılırsınız bu tiplerden. Ne yapın edin isyanları büyük, kadehleri yarım bu arkadaşlara esir düşmemeye çalışın.
11) Memleket mütehassısları
Çok ciddidirler. İlk yudumdan başlayarak bütün gece siyaset, politika, ekonomi üçgeninde kaybolurlar. Zararsız ve renksizdirler. Bir tabak tuzlu fıstığı önlerine bırakıp kendinizi kurtarabilirsiniz.
12) Kalenderler ve muhabbetçiler
Her masada olması arzu edilen tiplerdendir. Dengbej edasıyla anlattıkları hikayeler ortama renk katar. Gerginlikleri yumuşatır, kenarda kalanı sohbete dahil ederler. Kalp kırmaz, yargı dağıtmazlar. Müdavimliğin keyfini sürmeye gayret ederler. Lakin çoğu da flörtöz olur ne hikmetse.
Not: Bu yazı ilk olarak 23 Mayıs 2021 tarihide Gazete Duvar’da yayınlanmıştır.